15 Ocak 2012 Pazar

çöpte dostoyevski buldum

iyi adamlar iyi atlara binmiş gitmişler...
   bu çağ ne garip. sabahlarında sanki güneş doğmuyorda güneşinde sabahları doğuyor. altüst muvazene. bazen içimden dilimizi kurtarmayla ilgili muhafazakar milliyetçi fikirler anlatmak geliyor bazen de anarşist bir akşam eğlencesi. iki anı biririne tutturmanın tek yolu olan yaşamaktan başka çaremiz yok.
   yüksek tirajlı bir ulusal gazeteyi mesaj attım. "sıradan bir vatandaşım. düşünüyorum. gazeteniz için düzenli olarak yazı yazmak istiyorum." galiba mesajı yolladığım adamın kutusunda benimki ya toplu bir silinmeye tabii tutuldu ya da mahzun bir edayla okunmamış olarak bekliyor. eğer benim gibi fikirlerin var olduğu mesaj kutusunda mesajları topluca siliyorsa bu bir soykırım olmaz mı? TCK daki tanıma uyuyor. en azında kanundaki insan yerine fikir mesajları yazarsanız tanım gayet uygun. tanımdaki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine de ağırlaştırılmış sürekli düşünme cezası yazarsak yaptırımı yüksek hem de caydırıcı olabilir.
    pascal ın hikayesini okumuştum. çok düşünmüş.
    başka bir yer de bu iş ne tamamen akılla olur ne de akılsız yazıyordu.
    yunus emre hiçbir şiirini kağıda yazmamış. hatta yazıya da "hece taşları" demiş geçmiş. mevlana ile meşhur bir öyküsü vardır.
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder